Mayıs, baharın şahikası. En sevdiğim ay olan Mayıs, kadim Anadolu kültürünün en eski kutlamalarından Hıdrellez’i de içinde barındırır. Hıdrellez’i bana sevdiren anneannem Sıdıka Hanım’ın güllerin duman duman açtığı bağımızda kurduğu, ailece etrafında neşeyle toplandığımız taptaze yeşillikler ve yoğurtla birlikte menekşeli bulgur pilavı yediğimiz o güzel kır sofraları mıydı, teyzemin papatyalardan yapıp başıma oturttuğu taç mıydı yoksa kâğıda yazıp gül dibine gömdüğüm dileklerin gerçekleşeceğini umudu muydu?
O neden her ne idiyse Hıdrellez’i o zamandan beri çok severim. Hıdrellez, baharın yaza dönüştüğü gündür aslında. Bir mevsim dönüşü, doğa takviminde önemli bir kutlama günüdür. Hıdrellez, doğayla barışık olma ve onlardan yararlanma dileğine dayanır. Baharın yaza dönüşmesini, yaşama sevincini, su ve kutsal arınmayı, yenilenmeyi, uyanan doğa ile birlikte bolluk-bereketi simgeleyen anlam ve ögelerle yüklüdür Hıdrellez. Bundan dolayı da ritüeli bol mu bol bir kutlamadır.
Hıdrellez, esasen kökü İslam öncesi eski Orta Asya, Orta Doğu ve Anadolu yaz bayramlarına dayanan Hızır ve İlyas kavramları etrafında yer yer dini bir içeriğe bürünmüş bir halk bayramıdır. Anadolu, Balkanlar, Kırım, Irak ve Suriye Türkleri’ne özgü bir halk şenliği olan Hıdrellez’in buralarda 5-6 Mayıs’ta kutlanması iklim ve tabiat şartlarıyla ilgilidir. Kışın sona erip yazın başladığı gün olarak kutlanır. İnanışları, efsaneleri bitmez tükenmez Anadolu’da halk takviminde yıl, ikiye ayrılmaktadır. Buna göre 6 Mayıs’tan 8 Kasım’a kadar olan süre, Hızır Günleri adıyla yaz mevsimidir. 5 Mayıs’ı 6 Mayıs’a bağlayan gece Kuzey Yarımküre’de güneşin Ülker Burcu’na girdiği zamandır. 6 Mayıs günü yani yani Ruz-ı Hızır (Hızır günü) olarak da bilinen Hıdrellez günü, yaz günlerinin başladığı anlamına gelir ki, bu da 5 Mayıs akşamı ve 6 Mayıs gündüz kutlanacak bir olaydır.
Hızır ve İlyas: Hıdrellez
Hıdrellez, Anadolu halk inanışında Hızır aleyhisselam ve İlyas Peygamber’in yeryüzünde buluştukları gün olması nedeniyle kutlanan yaz başlangıcı bayramıdır. Hızır ve İlyas sözcükleri birleşerek halk ağzında Hıdrellez şeklini almış. Pekiyi, Hızır kimdir, İlyas kimdir? İslam kaynaklarında Hızır’ın Hz. Musa zamanında yaşamış, kendisine ilahi bilgi ve hikmet öğretilen bir veli olduğu görüşü yaygındır. Ancak Hızır’ın asıl adı, soyu, yaşadığı yer vb. konusunda çeşitli rivayetler vardır. İlyas Peygamber, Musevi kaynaklarından aktarılan bilgilere göre İslam tefsir ve hadis kaynaklarında Hazkıyel Peygamber’in ölümünden sonra Tevrat’ın hükümlerini hatırlatması için İsrailoğulları’na gönderilen bir peygamberdir. İlyas Peygamber, halkın kendisini şiddetle reddetmesi üzerine beddua ederek ülkeye kuraklık getirmesini Allah’tan niyaz eder. Üç yıl kuraklık olmuş ve halk aç kalmıştır.
Bir süre sonra İlyas Peygamber bedduasından vazgeçer ve halkı tekrar imana davet eder. Bu sefer daveti kabul görür ve halk tektar bolluğa kavuşur. Ancak, daha sonra halk arasında iman tekrar zayıflayınca İlyas Peygamber, bu durumdan kurulmak için dua eder. Duasının kabul olması üzerine Allah tarafından gönderilen ateşten bir ata binerek gökyüzüne çekilerek bir daha dönmemek üzere dünyadan ayrılır. Bu kıssaya göre İlyas Peygamber, yiyecek bolluğu, kuraklığın sona ermesi, toprağın yeşermesi ve suyun artmasıyla ilişkilendirilir.
Bazı kaynakkarda Hızır ile İlyas’ın aynı kişi olduğu görüşü yer alır. Bu görüş, Hızır aleyisselamın gerçek adı olarak belirtilen Belyâ b. Melkân’ın aslında Kitâb-ı Mukaddes’teki İlya/İlyas Peygamber olduğu görüşüdür. Bu görüşü benimseyenlere göre, İlya adının Arapçalaşmış şekli Belyâ olduğundan Hızır aleyhisselam, İlyas Peygamber’in kendisidir. Öte yandan Kur’ân-ı Kerim’de, tefsirlerde, sahih hadis kaynaklarında İlya ile İlyas aynı kişidir; ama Hızır ile İlyas farklı kişilerdir, aralarında hangi bir ilişki ya da ikisinin aynı kişi olabileceğine dair bir ipucu bulunmaz. Zaten tasavvuf çevrelerinde konu, İlyas Peygamber üzerinden değil Hızır aleyisselam üzerinden, ona verilen önem üzerinden ele alınır. Anadolu halk kültüründe de Hıdrellez, İlyas Peygamber üzerinden değil esasen Hızır üzerinden okunan bir inanış ve ritüeller topluluğudur.
Hızır Gibi…
Öyleyse Hızır’ın niteliklerine yakından bakacak olursak, en çok bolluk bereket, şifa, kısmetin açılmasıyla ilişkilendirildiğini görürüz.En geniş anlamda Hızır’ın en önemli niteliği, ilahi rahmet ve sırların bilgisine sahip olmasıdır. Bunun dışında zamanla ona şu niteliklerin izafe edildiğini görüyoruz: Eli son derece açıktır; hastalandığında kendi kendisi tedavi eder; insanların arasına karıştığında güzel yüzlü olup yeşil elbise giymiş ve kır bir ata binen düzgün bir insan görünümündedir. Tasavvuf kaynaklarında Hızır imgesinin zamanla bazı insanüstü yeteneklerle de tamamlandığı görülür. Buna göre, Hızır gerçek fizyonomisini değiştirebilir, ihtiyar bir adam, genç bir adam, bir çocuk, kuş veya tavşana varıncaya kadar çeşitli hayvan biçimlerine bürünebilir. Göz açıp kapayıncaya kadar uzak mesafeleri aşabilir. Yardımına ihtiyaç duyulduğu zamanlarda hiç umulmadık bir anda belirip yardım eder ve beklenen yardımı yaptıktan sonra aniden kayboluverir.
Bu özelliklerine bağlı olarak Anadolu’da Hızır’a atfedilen özelliklerin bazıları arasında kalbi temiz, Allah’a inanan, zor durumdaki insanların dileklerini yerine getirerek onlara yardım etmesi; uğradığı yerlere bolluk, bereket, zenginlik sunması; savaşta askerlerin yardımına koşması; dertlilere derman, hastalara şifa vermesi; bitkilerin yeşermesini, hayvanların üremesini, insanların kuvvetlenmesini sağlaması; maddi dileklerin yerine getirilmesini sağlaması; insanların şanslarının, kısmetlerinin açılmasına yardım etmesi; uğur ve kısmet sembolü olması; mucize ve kerametlere aracılık etmesidir. Hızır’a atfedilen bu işlevlerin her biriyle bağlantılı çok sayıda ritüel mevcuttur. Kul sıkışmayınca Hızır yetişmez; Hızır gibi yetişmek; Hızır uğramak, Hızır’ın eli değmek deyimleri Türkçe’de Hızır’ın özelliklerini anlamak için kullanılan deyimlerden bazılarıdır.
Dilekler Tutulsun, Umutlar Yeşersin
Hıdrellez ritüellerini 5 Mayıs günü ve gecesi ile 6 Mayıs günü yapılacaklar olarak ayrı ayrı incelemek yerinde olur. 5 Mayıs günü, hane içinde gerçekleştirilen ritüellerden biri Hızır’ın bereket getirmesi inanışıyla ilgilidir. 5 Hıdrellez gecesi olan 5 Mayıs gecesi, Hızır’ın uğradığı yerlere ve dokunduğu şeylere feyiz ve bereket vereceği inanıldığından dolayı Hızır’ın haneye uğraması için Hıdrellez gününden önce yapılması gereken hazırlıklar vardır.
Bu hazırlıklar temel olarak hanenin, mutfak eşyalarının ve kıyafetlerin temizlenmesi çerçevesindedir. Bozuk eşyalar tamir edilir, ettirilir evler dip köşe temizlenir; çünkü temiz olmayan evlere Hızır’ın uğramayacağı düşünülür. Evlerdeki yiyecek içecek kaplarının kapakları, ambarların, kaba kilerlerin ve ince kilerlerin kapıları açık bırakılır ki bunların muhteviyatı gece boyunca çoğalsın, bereketlensin.
Akşamüstü ritüellerinden biri ise bölgelere göre bazı farkları olsa da talih açmaya, kısmet talebine yönelik olan mantıfar, bahtiyar, baht açma, dağara yüzük atma, martaval çömleği, martavar gibi adlarla bilinen ritüeldir. Bu ritüelde 5 Mayıs öğleden sonra büyükçe bir çömlek genç kızlar tarafından kapı kapı dolaştırılır. Geleceğe yönelik niyet tutmak, talih ve kısmet açtırmak isteyen genç kız ve kadınlar yüzük, küpe vb şahsi eşyalarını bu çömleğe atarlar. Sonra çömlek ağzına kadar temiz suyla doldurulup temiz bir bezle kapatılarak gül ağacı dibine yerleştirilir. İnanışa göre o gece Hızır aleyhisselam oraya uğrayıp niyetlerin karşılığını verecektir.
6 Mayıs sabahı çömlek yerinden alınıp bir evde toplanılır ve süt ya da sütlü kahve içilir ki ağız tadı bozulmasın. Sonra Hızır aleyhisselama dualar edilerek küçük bir kız çocuğunun çömleğin içindeki takıları birer birer alması istenir. Çocuk çömlekten her bir takı çıkardığında orada hazır bulunanlar bir mani söylerler. Söylenen o manide belirtilenler o takı kime aitse onun talihine dair bilgiyi temsil eder. Türkçe’de aslı esası olmayan sözler söylemek veya tutulmayacak vaatlerde bulunmak anlamındaki “martaval okumak” deyimi işte bu Hıdrellez geleneğinden kaynaklanır.
Geldik Hıdrellez gecesine. 5 Mayıs gecesi Hıdrellez gecesidir. O geceye mahsus açık alan ritüllerinin en önemlisiyse açık alanda ateş yakılıp üstünden dilek tutularak atlanmasıdır. Hıdrellez ateşinden atlama, günahlardan arınmadır. Halk kültüründe ateş, evreni canlandıran güneşin dünyadaki uzantısıdır. Hıdrellez ateşi, ritüelin başlamasında önemlidir. Ateş kültü pek çok uygarlıkta aydınlık, kötülükten arınma, temizleyicilik ve bereket – bolluk sembolüdür. Hıdrellez zamanda yakılan büyük ateş, toprağın ısınıp uyanmasının simgesidir. Ateşten atlarken dilek tutulmasının yanı sıra gül dalına niyet kâğıtlarının asılması ya da gül ağacı dibine niyet kâğıtlarının gömülmesi de en yaygın ritüellerdendir. Zaten Hıdrıllez gül ile doğrudan ilişkilendirilen bir mevsim bayramıdır.
Hemen her yöredeki Hıdrellez ritüellerinde, bir gül ağacı ve gül öğesi vardır. Bunun nedeni, Hızır ile İlyas’ın yeryüzünde Hıdrellez’de bir gül ağacı dibinde buluşacaklarına inanılmasıdır. Dilekler somut nesneler olabildiği gibi huzura yönelik de olabilir. Ev, araba gibi somut şeyler dileyenler bu dileklerini kâğıda yazıp ya da bunların küçük bir modelini yapıp gül ağacı dibine gömerler veya gül dalına asarlar, parasal bolluk dileyenler bozuk parayı gül dibine gömerler.
Ertesi gün yani 6 Mayıs sabahı bu niyet yazısı veya maketi akan suya, durgun olmayan suya atılırsa Hızır’ın yardım edeceğine, dileklerin kabul olacağına inanılır; bozuk para ise suya atılmaz bir sonraki Hıdrellez’e kadar cüzdanda saklanır. Hıdrellez günü yeni giysiler, yeni ayakkabılar giyilir. 6 Mayıs günü daima toplu olarak gerçekleştirilir. O gün aile ve eş dost bir araya gelip yakınlarda bulunan yeşillik, ağaçlık, su kenarı yahut yatır yanı olup hıdırlık denilen bir mesire yerinde yiyilip içilir, oyunlar oynanır. Bu açıdan bakıldığında Hıdrellez kutlamalarının sosyal iletişim aracı olmak gibi pratik bir işlevi var.
Hıdrellez kutlamalarının su kenarı ve yeşil alanlarda yapılması, bahar aylarına rastlayan bir kutlama olmasının yanı sıra su ve yeşillik unsurlarıyla ilişkilendirilen Hızır’ın Hıdrellez günü kırlarda, su kenarında gezindiğine inanılmasıdır. İslamiyet öncesinde Türkler arasında çok yaygın olan doğa kültlerini, özellikle ağaç ve su kültünün rolünü hatırlayacak olursak bu kültlerin kökeninin unutulmasına rağmen Anadolu’da halen yer yer yaşadığını ve Hıdrellez gibi vesilelerle bir şekilde devam ettiğini de düşünmek mümkündür.
Hıdrellez Sofraları
6 Mayıs Hıdrellez’de gündüz açık alanda yapılan ritüel kutlamaların en önemlisi yiyeceklerle ilgili olanlardır. Anadolu’da en yaygın Hıdrellez geleneklerinden biri o gün kuzu kurban edilmesi ve kuzu etiyle ve ciğeriyle bir yemek yapılıp yenilmesidir. Bunun nedeni, Hıdrellez günü otların, çiçeklerin, ağaçların hepsinin yepyeni bir hayata kavuşacağı dolayısıyla Hızır’ın gezdiği, ayağını bastığı yerlerde yayılan kuzuların etinin insana şifa ve canlılık vereceği inancından dolayı Hıdrellez’de taze bitkilerini ve taze kuzu eti ya da kuzu ciğeri yeme geleneği vardır. Pek çok ilde bu nedenle kuzu etiyle yapılan yemek aile ve dostlarla birlikte yeşillik bir yerde kurulan sofrada yenilir.
Hıdrellez’de kalabalık sofralar kurmak ve yemeğin paylaşılması, Hıdrellez’in toplumsal yönünü gösteren bir gelenektir. Hıdrellez günü fakirlere sofra kurmak da Anadolu’da yaygındır. Bir evde ne kadar çok sayıda fakire yemek yedirilirse o yıl o evin bereketinin o kadar artacağına inanılır. Bu sofralarda ikram edilmek üzere ağzı açık bükme, katmer, börek, pilav, irmik helvası vb. gibi yemekler de çeşitli yörelerde hazırlanır.
İzmir ve çevresinde Hızır’ın bereket getirici özelliğinden yararlanmak için Hıdrellez gecesi pilav pişirilerek tabağa alınır. Hiç kullanılmamış bir tahta kaşık ters çevrilerek yanına bırakılır; pilav tabağı ve yanındaki kaşık bu şekilde bir odaya koyulup odanın kapısı kapatılır. Sabah uyanınca bakılır, eğer kaşık çevrilmiş ve pilav azalmışsa o eve Hızır uğramış demektir. O günden sonra bir yıl boyunca o evde yokluk çekilmeyeceğine inanılır. Hıdrellez günü İzmir’de pişirilen yemeklerden biri de taze bakla yemeğidir.
Hıdrellez’e özgü başka bir inanış ise kır çiçekleriyle ilgili olandır. Kırlardan çiçek veya ot toplayıp onları yemeklere ilave etmek yaygındır. Örneğin, benim büyük ailemin bir kolunun yaşadığı şehir olan Burdur’da Hıdrellez’de yapılan bulgur pilavının içine kırlardan toplanan kokulu menekşe katılır. Ayrıca bu çiçekler kaynattıktan sonra suyu içilirse bütün hastalıklara iyi geleceğine, bu su ile kırk gün yıkanılırsa gençleşip güzelleştileceğine inanılır. Hıdrellez’de parayla yiyecek satın almak hoş karşılanmaz. Konu komşu herkes bahçesinde ne varsa toplayıp paylaşır. Buna göre, meyve satın alınmaz, bahçelerden toplanıp bölüşülür.
Mayalar tutulsun
Hıdrellez ile ilişkilendirilen bereket inancına bağlı ritüellerden biri de hamur ve yoğurt mayalandırılmasıdır. En sevdiğim konulardan biri olan fermantasyonun en sevdiğim doğa takvimi bayramıyla ilişkili olması tesadüf mü? Hıdrellez’in mutfak kültürümüz açısından en önemli ritüeli Hızır Mayası adı verilen mayalamadır. 41 çeşit ot, çiçek toplayarak çiçek mayası tutmaktan ekşi maya kurmaya kadar çeşit çeşit maya Hıdrellez işlerindendir.
Yoğurt mayalandırma ritüeli de farklı farklıdır. Bunlardan birine göre, Hıdrellez akşamı sağılan sütün içine yoğurt mayası ilave edilmeksizin süt kabındaki südün sabah yoğurt haline gelmesi de uğurlu sayılır ve yoğurt tutmuşsa bu yoğurt yıl daha sonra yapılacak yoğurtların mayası olarak kullanılır. Diğer ritüele göreyse, 6 Mayıs sabahı şafakta uyanılır ve bitkilerin üzerinde birikmiş çiy özenle bir kabın içine toplanır. İnanışa göre bu çiy diğer sbahlardakinden farkıdır; çünkü bu çiy süt ve/veya ekmek mayalanak, fermante etmek için kullanılan özel bir çiydir. Farklı yörelerde ilk maya veya ilk amen adlarıyla da bilinen bu çiy, süte karıştırılarak damızlık adı verilen yoğurt mayalanır, uyutulur. Damızlık yoğurdun o yıl yapılacak yoğurtların hepsinin başlangıç mayası olacağına inanılır.
Benzer şekilde, Hıdrellez çiyi ile tutulan ekmek hamurunun o yıl yapılacak ekmeklerin hepsinin başlangıç mayası olacağına inanılır. Bazı yörelerde Hıdrellez’de ekmek yapmak için hamur mayalandırılması ile ilgili olarak “mayası yok mayası” adı verilen bir oyun oynanır. Buna göre, biri Hıdrellez çiyi ile diğeri çiysiz olmak üzere iki ayrı hamur tutulur ve içlerinden biri seçilir. Seçilen hamur maya tutarsa teknik bir ifadeyle belirtmek gerekirse fermante olursa o yılın bereketli olacağına inanılır. Bu hamurla pişirilen ekmekten bir parça koparılarak ambara bırakılır ki ürün de bereketli olsun. Çeşitli yörelerde çiy yerine bir dal ısırganotu yahut bir yaprak kuzukulağı da süte karıştırılarak yoğurt mayalanır.
Hikâyesi, ritüeli bol bu topraklarda günlerimiz acıyla kederle değil neşeyle, barış içinde geçsin. Hıdrelleziniz kutlu, ince kilerleriniz dolu, mayalarınız bereketli, sofralarınız şen olsun!
Kaynaklar:
Ahmet Yaşar Ocak, “Hıdrellez”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, C. 17, s. 313-315, İstanbul, 1998.
Ahmet Yaşar Ocak, İslam-Türk İnançlarında Hızır Yahut Hızır-İlyas Kültü, Kabalcı, İstanbul, 2007.
İlyas Çelebi, “Hızır”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, C. 17, s. 411-412, İstanbul, 1998.